• Forumumuza Moderatörlük ve İçerik Ekibi Alımları Başlamıştır. Başvuru İçin "Zeo" İle İrtibata Geçebilirsiniz.

Atlamalar kaç tanedir ?

Civardagezer

Moderator
Moderatör
Atlamalar Kaç Tanedir? Bir Hayatın Çizgisinde Saklı Anlar

Selam dostlar,

Bu akşam sizlerle paylaşmak istediğim bir hikâye var. Biraz geçmişe, biraz bugüne, biraz da içimize dair. Hani bazen hayatın ritmi bir anda kesilir ya da hızlanır; sanki biri “atlamalar” düğmesine basmış gibi. İşte bu hikâye tam da o anların üzerine kurulu. “Atlamalar kaç tanedir?” diye sorduğumda, aslında kaç kez yeniden başladığımızı, kaç kez durduğumuzu, kaç kez içimizden bir şeylerin koptuğunu sorguluyorum.

---

Bir Tren Yolculuğunda Başlayan Hikâye

Bir sonbahar sabahıydı. İstanbul’dan Ankara’ya giden hızlı trende yan yana oturan iki yabancı, hayatın farklı yönlerinden geliyordu:

Biri Emir, mühendis; planlı, analitik, her adımını hesaplayan bir adam. Diğeri Selin, psikolojik danışman; insanların duygularına dokunmayı bilen, kalple düşünen bir kadın.

Tren hareket ettiğinde Emir dizüstü bilgisayarını açtı, bir tabloyu düzenlemeye başladı. “Zaman çizelgesi… hedef atlamaları… aşama sıraları,” diye mırıldanıyordu.

Selin ise pencereden dışarıya bakıyordu; rüzgârın titrettiği ağaç yapraklarına, arkada kaybolan raylara.

Bir süre sonra Emir, ekranındaki bir grafikle uğraşırken Selin gülümsedi:

— “Ne çalışıyorsun öyle?”

— “Atlamalar,” dedi Emir. “Bir proje yönetimi algoritması. İnsan davranışlarını tahmin etmeye çalışıyorum. Her kararda bir ‘atlama’ noktası var. Ne zaman dururuz, ne zaman sıçrarız, bunu modellemeye çalışıyorum.”

Selin başını yana eğdi, merakla baktı:

— “İnsan davranışı matematikle ölçülür mü?”

Emir gülümsedi:

— “Neden ölçülmesin? Her kararın bir verisi vardır.”

Selin karşılık verdi:

— “Ama her kararın bir kalbi de vardır.”

O andan sonra konuşma derinleşti; tren Ankara’ya varana kadar, “atlamalar” kelimesi ikisinin arasında bir köprüye dönüştü.

---

Atlamalar: Hayatın Sessiz Dönüm Noktaları

Emir için “atlama”, bir plandan diğerine geçişti; işte bir proje biter, yenisi başlar, sayılar anlam kazanır.

Selin için “atlama”, duygusal bir sıçrayıştı; bir yarayı bırakmak, bir umudu yeniden yakmak.

İki insanın dünyası farklıydı ama aynı kelimede buluşmuşlardı.

Trenden indiklerinde Emir sordu:

— “Sence hayatta kaç atlama olur?”

Selin düşünmeden cevapladı:

— “Sayılabilecek kadar az, ama hissedilecek kadar derin.”

O günden sonra, ikisi farklı şehirlerde yaşasalar da yazışmaya başladılar. Her hafta bir cümleyle birbirlerine “atlama”larını anlatıyorlardı.

Emir: “Bugün işimde büyük bir sunumu tamamladım, bir basamak daha çıktım.”

Selin: “Bir danışanım, yıllar sonra ilk kez annesine sarıldı. O an içimde bir şey kıpırdadı.”

Ve zamanla, farkında olmadan birbirlerinin hayatında yeni bir sıçrama noktası oldular.

---

Erkeklerin Stratejik Atlama Alanı: Emir’in Dünyası

Emir’in hayatında duygular, planların arasında sıkışmış küçük veriler gibiydi. O, riskleri hesaplayan bir adamdı.

Bir gün yazışmalarında Selin ona “neden hep başarıya odaklısın?” diye sordu. Emir uzun süre yazmadı. Sonra sadece şu cümle geldi:

“Çünkü başarısızlıklarımın üzerini atlayarak yürümeyi öğrendim.”
Emir’in dünyasında atlama, bir savunma biçimiydi. Hatalara, kayıplara takılmamak için ileriye sıçramak.

Ama o sıçrayışların arasında duygular, tamamlanmamış hikâyeler kalıyordu.

Bir akşam bir mail attı Selin’e:

“Sanırım bu kez atlamamalıyım. Bazı duraklar, beklemeye değer.”
---

Kadınların Empatik Atlama Yolu: Selin’in Hikâyesi

Selin’in hayatında her “atlama”, bir insan hikâyesiyle iç içeydi.

Bir öğrencisinin mezuniyet töreninde ağlarken, annesinin bir gülüşünde çocukluğunu hatırlarken, ya da Emir’in sessiz kaldığı haftalarda kalbinde beliren eksiklikte…

Onun için atlamalar, uzaklaşmak değil; anlamak, bağ kurmak ve bazen geri dönmekti.

Selin’in günlüğünde şöyle bir not vardı:

“Her sıçrayışım birilerine daha yakın olmamı sağladı. Atlarken bile elimde hep bir başka elin sıcaklığı var.”
Empati, onun zıplama tahtasıydı; acıdan da sevgiden de aynı güçle yükseliyordu.

---

Bir Atlamanın Sonunda: Kesişen Hayatlar

Aylar sonra, bir konferansta yolları yeniden kesişti.

Emir sunum yapıyordu; “Davranışsal Atlamalar” başlıklı projesini tanıtıyordu.

Grafiklerde insanların karar kalıplarını gösteriyordu ama bir slaytta durdu, sesi titredi:

“Bazı atlamalar veriyle değil, cesaretle ölçülür.”
Salon sessizdi. O an gözleri Selin’i buldu.

Ve belki de ilk kez, bir algoritma duyguyla birleşti.

Selin, o an not defterine sadece tek bir cümle yazdı:

“Bazı atlamalar iki insan arasında olur.”
O gün, birbirlerine doğru yürürken, ne kadar sıçrayış yapmış olduklarını düşündüler.

İşten, şehirden, korkulardan, geçmişten…

Ama en önemlisi, kendi içlerinden atlamışlardı.

---

Atlamaların Sayısı: Sonsuzlukla Son Arasında

Peki, gerçekten atlamalar kaç tanedir?

Bir çocuk ilk adımını attığında, bir anne gözyaşını sakladığında, bir öğrenci hayalini kurduğunda, bir mühendis duygularını anlamaya çalıştığında…

Belki de her nefes, küçük bir atlamadır.

Emir ve Selin hikâyeleri boyunca öğrendiler ki,

bazı atlamalar ölçülür,

bazıları sadece yaşanır.

Emir artık planlarına bir sütun daha ekliyordu:

“Kalp Değeri.”

Selin ise danışanlarına yeni bir metafor öğretiyordu:

“Korkma, düşsen bile yer değiştirirsin; bazen en güzel manzaralar atladıktan sonra görülür.”
---

Forumdaşlara Soru: Sizin Atlamalarınız Kaç Taneydi?

Şimdi dönüp kendimize bakalım dostlar:

Kaç kere “artık devam edemem” dedik de sonra yeniden başladık?

Kaç defa birini affedip içimizde hafifledik?

Kaç kez risk aldık, düşüp kalktık, ama bir şey öğrendik?

Belki de hayatın özeti, bu “atlamaların toplamı.”

Kimimiz planla, kimimiz kalple…

Ama hep birlikte sıçrıyoruz, bazen korkarak, bazen umutla.

Peki sizce, atlamalar kaç tanedir?

Kendi hikâyenizi paylaşır mısınız forumdaşlar?

Belki de birbirimizin atlayamadığı yerlerde, birlikte bir köprü kurarız.
 
Üst