KKTC: Maraş’ın öteki idareye devredilmesi kelam konusu olamaz
46 yıl ortadan daha sonra geçtiğimiz yıl kademeli olarak açılmasına karar verilen Kapalı Maraş ile ilgili Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’ndan açıklama yapıldı.
Yazılı açıklamada, KKTC Bakanlar Konseyi’nin 2019’da aldığı kararla, Maraş açılımına dair birinci siyasetin belirlendiği ve çalışmaların başlatıldığı hatırlatıldı.
MARAŞ KONUSUNDA KARARLI BİLDİRİ
Açıklamada, “KKTC toprağı olan kapalı Maraş, Kıbrıs probleminin tutsağı olmaktan kurtarılarak, hayatın bir kesimi haline getirilecektir. Kapalı Maraş’ın rastgele bir kararla öbür bir idareye devredilmesi kelam konusu olamaz.
RUM TARAFININ RUHSAL PROPAGANDASI…
Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz ekim ayında kimi kamu alanlarının ziyarete açılması suretiyle, Rum tarafının ruhsal bir propaganda materyali olarak kullandığı araç da elinden alınmıştır. Bu çalışmalar çerçevesinde temel prensip olarak hak sahiplerinin haklarını koruma edeceğimiz de gerek kamuoyuyla gerekse ilgili tüm taraflarla paylaşılmıştır.” sözleri yer aldı.
36 MÜRACAAT VAR
Belirlenen siyaset çerçevesinde açılan kamu alanlarının akabinde, Gazimağusa bölgesinde yer alan Kapalı Maraş’ın bir kısmının, Bakanlar Konseyi’nin sonucuyla sivil bölge statüsüne kavuşturularak, bölgenin yaşama kazandırılmasının birinci adımının atıldığı kaydedilen açıklamada, açılan bölgeye dair eski sakinlerine ilişkin Taşınmaz Mal Komitesi’ne 36 müracaatın bulunduğu açıklandı.
“KİMSENİN HAKKINDA, HUKUKUNDA GÖZÜMÜZ YOK”
Açıklamada, “Bu müracaatların en kıymetli özelliği, halihazırda eski sakinlerin taşınmazlarına dair haklarına ulaşma iradelerini beyan etmeleridir. Bu kararla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafınca faal bir iç hukuk sistemi olarak tanınmış Taşınmaz Mal Kurulumuz, yeni açılan bölgeye dair müracaatçılara her üç devayı, yani iade, tazminat ve takası da kapsayan kararlar alabilecektir.
KKTC’nin kimsenin hakkında ve hukukunda gözü yoktur, tersine, Maraş açılımımızdan da görülebileceği üzere, çok yıldır bekleyen hak sahiplerine bu haklarını kazanma istikametinde bir siyaset ileri gdolayılmektedir.” tabirleri kullanıldı.
“OBJEKTİF DAHİ BAKAMIYORLAR”
Rum tarafının kışkırtma ve baskısıyla yapılan açıklamaların son meselain Avrupa Birliği (AB) Kurul Lider Yardımcısı ve Dışişleri ve Güvenlik Siyaseti Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafınca yapıldığının altı çizilen açıklamada, Borrell’in, AB’nin Kıbrıs meselesinin bir modülü haline geldiğini, Kıbrıs’a dair hususlara objektif dahi bakamadıklarını bir sefer daha gözler önüne serdiği vurgulandı.
“AB, KIBRIS TÜRK TARAFINI DAİMA YOK SAYIYOR”
AB’nin Ada’ya dair durumunun, Kıbrıs Rum siyaseti ve telaffuzlarının yineından ibaret olduğunu gösterdiğine değinilen açıklamada, bu sebeple, AB’nin Kıbrıs Türk tarafını daima olarak yok sayan bu ve gibisi açıklamalarının bir bedel taşımadığına işaret edilerek, şöyleki denildi:
“Kıbrıs’ta adil ve sürdürülebilir bir uzlaşı, fakat iki tarafın özgür iradesiyle ortak bir yer üzerinde mutabakatlarının akabinde yapacakları müzakere yoluyla bulunabilir. Bu bağlamda, iki tarafın denkliği yaşamsal değer arz etmektedir. Denkliği sağlayacak temel öge da tarafların hükümran eşit ve eşit memleketler arası statüye sahip olduklarının tanınmasından geçer.
“SÜRECE ZİYAN VERİYOR”
Kıbrıs’ta tahlili desteklediklerini argüman eden tarafların, gerekli denkliği göz arkası edip çökmüş bir yere atıf yapmaları, şu anda iki taraf içinde ortak yerin bulunup bulunmadığının tespitine yönelik devam etmekte olan sürece ziyan vermektedir.
TAHLİL İÇİN ORTAK MUTABAKAT VURGUSU
Ayrıyeten, iki taraf içindeki inanç ve muhtemel iş birliğini de olumsuz etkilemektedir. Kıbrıs sıkıntısına dair gayretlerde dayatma modellere yer yoktur. Tahlil, lakin iki tarafın ortak mutabakatı ile ortaya çıkacaktır. AB dahil, tüm ilgili taraflar bu ilkeyi gözeten tavır takınmalı ve bu doğrultuda açıklamalar yapmalıdır.”
46 yıl ortadan daha sonra geçtiğimiz yıl kademeli olarak açılmasına karar verilen Kapalı Maraş ile ilgili Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’ndan açıklama yapıldı.
Yazılı açıklamada, KKTC Bakanlar Konseyi’nin 2019’da aldığı kararla, Maraş açılımına dair birinci siyasetin belirlendiği ve çalışmaların başlatıldığı hatırlatıldı.
MARAŞ KONUSUNDA KARARLI BİLDİRİ
Açıklamada, “KKTC toprağı olan kapalı Maraş, Kıbrıs probleminin tutsağı olmaktan kurtarılarak, hayatın bir kesimi haline getirilecektir. Kapalı Maraş’ın rastgele bir kararla öbür bir idareye devredilmesi kelam konusu olamaz.
RUM TARAFININ RUHSAL PROPAGANDASI…
Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz ekim ayında kimi kamu alanlarının ziyarete açılması suretiyle, Rum tarafının ruhsal bir propaganda materyali olarak kullandığı araç da elinden alınmıştır. Bu çalışmalar çerçevesinde temel prensip olarak hak sahiplerinin haklarını koruma edeceğimiz de gerek kamuoyuyla gerekse ilgili tüm taraflarla paylaşılmıştır.” sözleri yer aldı.
36 MÜRACAAT VAR
Belirlenen siyaset çerçevesinde açılan kamu alanlarının akabinde, Gazimağusa bölgesinde yer alan Kapalı Maraş’ın bir kısmının, Bakanlar Konseyi’nin sonucuyla sivil bölge statüsüne kavuşturularak, bölgenin yaşama kazandırılmasının birinci adımının atıldığı kaydedilen açıklamada, açılan bölgeye dair eski sakinlerine ilişkin Taşınmaz Mal Komitesi’ne 36 müracaatın bulunduğu açıklandı.
“KİMSENİN HAKKINDA, HUKUKUNDA GÖZÜMÜZ YOK”
Açıklamada, “Bu müracaatların en kıymetli özelliği, halihazırda eski sakinlerin taşınmazlarına dair haklarına ulaşma iradelerini beyan etmeleridir. Bu kararla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafınca faal bir iç hukuk sistemi olarak tanınmış Taşınmaz Mal Kurulumuz, yeni açılan bölgeye dair müracaatçılara her üç devayı, yani iade, tazminat ve takası da kapsayan kararlar alabilecektir.
KKTC’nin kimsenin hakkında ve hukukunda gözü yoktur, tersine, Maraş açılımımızdan da görülebileceği üzere, çok yıldır bekleyen hak sahiplerine bu haklarını kazanma istikametinde bir siyaset ileri gdolayılmektedir.” tabirleri kullanıldı.
“OBJEKTİF DAHİ BAKAMIYORLAR”
Rum tarafının kışkırtma ve baskısıyla yapılan açıklamaların son meselain Avrupa Birliği (AB) Kurul Lider Yardımcısı ve Dışişleri ve Güvenlik Siyaseti Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafınca yapıldığının altı çizilen açıklamada, Borrell’in, AB’nin Kıbrıs meselesinin bir modülü haline geldiğini, Kıbrıs’a dair hususlara objektif dahi bakamadıklarını bir sefer daha gözler önüne serdiği vurgulandı.
“AB, KIBRIS TÜRK TARAFINI DAİMA YOK SAYIYOR”
AB’nin Ada’ya dair durumunun, Kıbrıs Rum siyaseti ve telaffuzlarının yineından ibaret olduğunu gösterdiğine değinilen açıklamada, bu sebeple, AB’nin Kıbrıs Türk tarafını daima olarak yok sayan bu ve gibisi açıklamalarının bir bedel taşımadığına işaret edilerek, şöyleki denildi:
“Kıbrıs’ta adil ve sürdürülebilir bir uzlaşı, fakat iki tarafın özgür iradesiyle ortak bir yer üzerinde mutabakatlarının akabinde yapacakları müzakere yoluyla bulunabilir. Bu bağlamda, iki tarafın denkliği yaşamsal değer arz etmektedir. Denkliği sağlayacak temel öge da tarafların hükümran eşit ve eşit memleketler arası statüye sahip olduklarının tanınmasından geçer.
“SÜRECE ZİYAN VERİYOR”
Kıbrıs’ta tahlili desteklediklerini argüman eden tarafların, gerekli denkliği göz arkası edip çökmüş bir yere atıf yapmaları, şu anda iki taraf içinde ortak yerin bulunup bulunmadığının tespitine yönelik devam etmekte olan sürece ziyan vermektedir.
TAHLİL İÇİN ORTAK MUTABAKAT VURGUSU
Ayrıyeten, iki taraf içindeki inanç ve muhtemel iş birliğini de olumsuz etkilemektedir. Kıbrıs sıkıntısına dair gayretlerde dayatma modellere yer yoktur. Tahlil, lakin iki tarafın ortak mutabakatı ile ortaya çıkacaktır. AB dahil, tüm ilgili taraflar bu ilkeyi gözeten tavır takınmalı ve bu doğrultuda açıklamalar yapmalıdır.”