• Forumumuza Moderatörlük ve İçerik Ekibi Alımları Başlamıştır. Başvuru İçin "Zeo" İle İrtibata Geçebilirsiniz.

Yeşilpınara hangi minibüs gider ?

Dorukisrak

Moderator
Moderatör
Yeşilpınar’a Hangi Minibüs Gider? Bir Yolculuğun İçindeki Hayatlar

Selam forumdaşlar,

Bu akşam sizlerle bir rota değil, bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hani bazen basit bir soru, “Yeşilpınar’a hangi minibüs gider?” gibi, aslında bir ömürlük anıları taşır ya içinde… İşte öyle bir yolculuk bu.

Belki aranızda Yeşilpınar’ı bilen vardır, belki bilmeyen. Ama eminim hepiniz, bir minibüsün cam kenarında oturup kendi düşüncelerinizle baş başa kaldığınız bir anı hatırlarsınız. Çünkü her yolculuk biraz insanı, biraz kaderi taşır.

Sabahın İlk Minibüsü

Günün ilk ışıkları, şehrin üzerine daha tam düşmeden, durakta birkaç kişi birikmişti.

İçlerinde biri hemen dikkat çekiyordu: Yılmaz. Kırklı yaşlarında, yüzü sert ama gözlerinde yorgun bir huzur vardı. Her sabah aynı saatte aynı minibüse binerdi. Elinde küçük bir çanta, cebinde hesaplar, aklında çözülmesi gereken işler…

O tam bir çözüm adamıydı. Hayatı stratejiyle yaşar, her adımını planlardı. İşyerinde herkes ona “Yılmaz Abi, bir çaresini bulur” derdi.

O sabah da öyleydi. İşe geç kalmamak, yeni projeyi yetiştirmek, patronun sorularına hazırlıklı olmak… Her şeyi hesaplamıştı. Tek eksik: minibüs.

Yanına biri geldi. Genç bir kadın, sırtında bir çanta, elinde termos. Gözleri canlı ama içinde bir kırılganlık vardı. Adı Elif’ti.

Elif’in Sessiz Dünyası

Elif öğretmendi. Yeşilpınar’daki bir ilkokulda çalışıyordu. Her sabah o minibüsle giderdi okula. Çocukların isimlerini tek tek bilirdi, onların sorunlarını, hayallerini, korkularını ezberlemişti.

Ama kendi hayatını kimse bilmezdi. Kocası vefat ettikten sonra şehirde yalnız kalmış, ailesinden uzakta, sadece çocuklarının gülüşleriyle ayakta durmayı öğrenmişti.

Yılmaz onu fark etti. Her sabah aynı durakta bekleyen, kimseyle fazla konuşmayan o kadını. Ve o gün, ilk kez konuştu.

“Affedersiniz,” dedi, “Yeşilpınar’a hangi minibüs giderdi? Bu saatlerde gelen mavi olan mıydı?”

Elif gülümsedi, yumuşak bir sesle cevap verdi:

“Evet, mavi olan. Ama bazen geç kalıyor. Şoför Mehmet abi, çocuklarını okula bırakmadan çıkmaz evden.”

Yılmaz şaşırdı. “Her şeyin bir nedeni var demek,” dedi.

Elif omzunu silkti. “Her şeyin nedeni var, ama bazı şeylerin cevabı yok,” dedi sadece.

Minibüs Gelirken

Bir süre sessizce beklediler. Şehir yavaş yavaş uyanıyor, gökyüzü pembeden maviye dönüyordu.

Yılmaz cebinden telefonunu çıkardı, takvime baktı.

“Bugün yetişmezsem proje çöker,” dedi içinden.

Elif ise elindeki termosu sıktı, sıcak çayı yudumlarken öğrencilerinin yüzlerini düşündü. “Bugün Ali’ye okuma öğreteceğim,” dedi kendi kendine.

Ve o sırada minibüs uzaktan göründü.

Korna sesiyle birlikte, kalabalık toparlandı. Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyordu.

Yılmaz hemen ön tarafa geçti, stratejik bir hamleyle pencere kenarına oturdu. Elif ise arka tarafta yaşlı bir kadının yanına geçti. Onun çantasını yerleştirdi, bir selam verdi.

Minibüs hareket etti.

Sokaklar geride kalırken, içerideki insanlar birbirine hiç bakmadan yol aldı. Ama her birinin aklında başka bir hesap, başka bir umut vardı.

Yolun Ortasında Bir Durak

Birden minibüs durdu. Şoför başını cama dayadı, iç çekti. “Kusura bakmayın,” dedi, “yolda biraz sıkıntı var.”

Yılmaz hemen hesap yapmaya başladı: “Kaç dakika kaybederiz? Alternatif güzergâh var mı? Şuradan saparsak zaman kazanırız belki.”

Ama Elif elini kaldırdı.

“Bekleyelim,” dedi sakin bir sesle. “Bazen en kısa yol, sabretmektir.”

Minibüsteki sessizlik bir anda büyüdü.

Bir çocuk ağladı, yaşlı kadın mırıldandı, şoför derin bir nefes aldı.

Ve o an, kimse fark etmeden, herkes birbirine benzemeye başladı.

Hepsi bir yere yetişmeye çalışan, ama aslında aynı yolun yolcusuydu.

Yılmaz Elif’e baktı.

“Ben hep çözüm bulmaya çalışırım,” dedi. “Ama bazen, belki de çözüm, hiçbir şey yapmamaktır.”

Elif gözlerini dışarı çevirdi. “Ben hep bekledim,” dedi. “Bir şey değişir diye. Ama bazen, beklemek de bir seçimdir.”

Yeşilpınar’a Giden Minibüs

Minibüs tekrar hareket ettiğinde, güneş dağların ardından yükseliyordu.

İçeridekiler bir şekilde birbirlerine alışmıştı. Artık kimse “ne zaman varırız” diye sormuyordu. Çünkü her biri, o yolculuğun içinde kendi hikâyesini bulmuştu.

Yılmaz, Elif’e dönüp şöyle dedi:

“Sanırım buldum. Yeşilpınar’a giden minibüs, insanı sadece bir yere götürmüyor. Bazen geçmişine, bazen kendine götürüyor.”

Elif gülümsedi. “Belki de her sabah bindiğimiz o minibüs, bizi yeniden yaşama götürüyor,” dedi.

Ve o sabah, Yeşilpınar’a giden minibüs dolu dolu bir hayat taşıdı.

Bir öğretmenin yorgun ama umutlu kalbini, bir adamın çözümle değil, hisle öğrendiği dersi, yaşlı bir kadının duasını, bir çocuğun gülüşünü…

Hep birlikte vardılar Yeşilpınar’a.

Ama belki de asıl varış, birbirlerini anlamaya başladıkları andı.

Forumdaşlara Soru: Sizin “Yeşilpınar”ınız Neresi?

Şimdi size soruyorum forumdaşlar:

Sizin hayatınızdaki Yeşilpınar neresidir?

Hangi minibüse binip, hangi durakta iç dünyanıza vardınız?

Yılmaz gibi çözüm ararken kaybettikleriniz oldu mu?

Yoksa Elif gibi sabırla, bekleyerek kazandıklarınız mı?

Yazın, paylaşın… Belki birimizin Yeşilpınar’ı, diğerimizin yolunu aydınlatır.
 
Üst